“Evet” dememize neden olan faktörler – iknanın prensipleri

Amerikalı psikolog Dr. Robert Cialdini ve ekibi, 60 yılı aşkın süredir başkalarının isteklerine “evet” dememize neden olan faktörleri inceliyorlar yani iknanın prensipleri ni çıkartıyorlar. Nasıl ikna edileceğimiz hiç şüphe yoktur ki bir “bilim” ve birçok “bilim” şaşırtı sonuçlar doğurur 🙂

Gittikçe artan aşırı yüklenen yaşamlarda, karar verme sürecimize rehberlik edecek kısayollara veya pratik kurallara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bu kısayollardan sadece altısının insan davranışına rehberlik eden evrenseller olduğunu belirledi, bunlar:

  • Karşılıklılık
  • Nadirlik
  • Yetkinlik
  • Tutarlılık
  • Beğeni
  • Uzlaşı
iknanın Prensipleri Karşılıklılık Nadirlik Yetkinlik Tutarlılık Beğeni Uzlaşı
iknanın Prensipleri Karşılıklılık Nadirlik Yetkinlik Tutarlılık Beğeni Uzlaşı

1. Karşılıklılık

Basitçe ifade etmek gerekirse, insanlar ilk aldıkları davranış, hediye veya hizmet şeklini başkalarına geri vermek zorundadır.

Karşılıklılık İlkesinin en iyi gösterilerinden biri restoranlarda yapılan bir dizi çalışmadan geliyor. Yani bir restoranı en son ziyaret ettiğinizde, garsonun size bir hediye vermiş olma ihtimali yüksektir ki bu muhtemelen faturanızı getirdikleriyle aynı zamandadır. Bir likör, belki bir fal kurabiyesi veya belki basit bir nane.

2. Nadirlik(Kıtlık)

Basitçe söylemek gerekirse, insanlar daha az sahip olabilecekleri şeylerden daha fazlasını ister.

British Airways 2003 yılında artık günde iki kez Londra-New York Concorde uçuşunu gerçekleştirmeyeceklerini açıkladığında, artık ekonomik olmayacağı için satışlar ertesi gün yükseldi.

Concorde’un kendisinde hiçbir şeyin değişmediğine dikkat edin. Kesinlikle daha hızlı uçmadı, hizmet birden iyileşmedi ve uçak bileti ücreti düşmedi. Kıt bir kaynak haline gelmişti. Ve sonuç olarak, insanlar bunu daha çok istedi.

Dolayısıyla, Nadir Olma (Kıt Olma) İlkesini kullanarak başkalarını etkili bir şekilde ikna etmek mümkündür. İnsanlara, ürünlerinizi ve hizmetlerinizi seçmeleri halinde kazanacakları faydaları anlatmak yeterli değildir.

Ayrıca, teklifinizle ilgili benzersiz olanı ve teklifinizi dikkate almazlarsa neyi kaybedeceklerini de belirtmeniz gerekecektir.

3. Yetkinlik

İnsanlar güvenilir, bilgili uzmanların liderliğini kabül eder ve bu kişileri takip ederler.

Bilimin bize söylediği şey, sizi etkileme girişiminde bulunmadan önce sizi güvenilir, bilgili bir otorite yapan şeyleri başkalarına bildirmenin önemli olduğudur. Elbette bu sorun yaratabilir; potansiyel müşterilere ne kadar zeki olduğunuzu söyleyemezsiniz, ancak kesinlikle birisinin bunu sizin için yapmasını sağlayabilirsiniz.

Örnek – Emlakçı
Arayanlara “Sizi, bu bölgedeki mülkleri kiraya verme konusunda 15 yıldan fazla deneyime sahip Sandra ile görüştürmeme izin verin. ” ya da “Satış müdürümüz Peter ile konuşun. Mülk satma konusunda 20 yıldan fazla deneyime sahiptir. Seni şimdi bağlayacağım. ” diyen bir sekreter güzel bir başarıya imza attı.

Bu uzman tanıtımının etkisi, randevu sayısında %20 ve imzalanan sözleşmelerin sayısında %15 artışa neden oldu. İkna biliminden hem etik hem de uygulaması maliyetsiz olan küçük bir biçim değişikliği için fena değil.

4. Tutarlılık

İnsanlar daha önce söyledikleri veya yaptıkları şeylerle tutarlı olmayı severler.

Tutarlılık, yapılabilecek küçük ilk taahhütler aranarak ve talep edilerek etkinleştirilir. Bir ünlü çalışmada, araştırmacılar, çok az insanın mahallelerinde bir Drive Safely kampanyasını desteklemek için ön bahçelerine çirkin ahşap bir tahta dikmeye istekli olacağını keşfettiler. Ancak yakındaki benzer bir mahallede, dört kat daha fazla ev sahibi, bu çirkin ilan panosunu dikmeye istekli olacaklarını belirtti.

Neden? Çünkü on gün önce, evlerinin ön penceresine bir Drive Safely kampanyasına verdikleri desteği gösteren küçük bir kart koymayı kabul etmişlerdi. Bu küçük kart, çok daha büyük ama yine de tutarlı bir şekilde %400’lük bir artışa yol açan ilk taahhüttü.

Dolayısıyla, tutarlılık ilkesini kullanarak etkilemeye çalışırken gönüllü, aktif ve kamusal taahhütler arar ve ideal olarak bu taahhütleri yazılı olarak alırlar.

5. Beğeni

İnsanlar sevdiklerine evet demeyi tercih ediyor.

Ama bir kişinin diğerini sevmesine ne sebep olur? İkna bilimi bize üç önemli faktör olduğunu söyler. Bize benzeyen insanları severiz, bize iltifat edenleri severiz ve ortak hedefler doğrultusunda bizimle işbirliği yapan insanları severiz.

İki tanınmış işletme okulunda MBA öğrencileri arasında gerçekleştirilen bir dizi müzakere çalışmasında bir gruba “Vakit nakittir. Doğrudan işe başlayın” denmiştir. Bu grubun yaklaşık %55’i bir anlaşmaya varabilmiştir.

İkinci gruba, “Müzakereye başlamadan önce, birbirinizle bazı kişisel bilgileri paylaşın. Ortak paylaştığınız bir benzerliği belirleyin ve ardından müzakereye başlayın” denmiştir. Bu grubun %90’ı başarılı bir antlaşmaya varabildiği gibi her iki taraf için de %18 daha fazla değerde sonuçlara ulaşabilmiştir.

Bu nedenle, bu güçlü sevme ilkesinden yararlanmak için, işe koyulmadan önce başkalarıyla paylaştığınız benzerlik alanlarını ve gerçek iltifatları aradığınızdan emin olun.

6. Uzlaşma

Özellikle belirsiz olduklarında, insanlar kendi davranışlarını belirlemek için başkalarının eylemlerine ve davranışlarına bakacaklardır.

Otellerin banyolara, konukları havlularını ve çarşaflarını yeniden kullanmaya ikna etmeye çalışan küçük bir kart koyduğunu fark etmiş olabilirsiniz. Çoğu bunu, bir konuğun dikkatini yeniden kullanımın çevre koruma üzerinde sağlayabileceği faydalara çekerek yapar. Bunun oldukça etkili bir strateji olduğu ve yaklaşık %35 uyuma yol açtığı ortaya çıktı.

Peki mesaj şöyle olsaydı: “Bu odada kalan insanların yüzde 75’i havlularını yeniden kullandı.” Ne düşünürdün? İşte düşünebileceğiniz şeyler: Çoğu insan gibi, muhtemelen bu işaretin davranışınız üzerinde hiçbir etkisinin olmayacağını düşünürsünüz.

Bu mesaj yeniden kullanımda %33’lük bir artışa yol açtığı ortaya çıktı. Bilim bize, başkalarını ikna etme yeteneğimize güvenmek yerine, başkalarının halihazırda yaptıklarına, özellikle de birçok benzerine işaret edebileceğimizi söylüyor.

İşte iknanın prensipleri bunlar. Şimdi bunları rahatlıkla kullanabilirsiniz…

Diğer benzer içeriklere ulaşmak isterseniz:

https://blog.bariskanlica.com/category/barisin-gunlugu/

Bu prensiplere göre çalışacak bir müşteri deneyimi sistemi kurmak istiyorsanız bize ulaşın:

https://mawens.com

Terry Pratchett “Men at Arms” ve Sosyoekonomik Adaletsizlik

Biliyor musunuz, Terry Pratchett “Men at Arms” kitabında bot fiyatı üzerinden yaptığı açıklama “Yüzbaşı Samuel Vimes Boots’un sosyoekonomik adaletsizlik” teorisi olarak geçmektedir;
“Vimes, zenginlerin bu kadar zengin olmasının sebebinin daha az para harcamayı başarabilmeleri olduğunu düşündü.

Örneğin botları ele alalım. Ayda otuz sekiz dolar artı harçlık kazandı. Gerçekten iyi bir çift deri bot elli dolara mal oluyor. Ancak bir veya iki sezon için iyi olan ve sonra karton çıktığında cehennem gibi sızdıran uygun fiyatlı bir çift bot, yaklaşık on dolara mal oldu. Bunlar Vimes’ın her zaman aldığı ve tabanları o kadar ince olana kadar giydiği türden botlardı ki sisli bir gecede kaldırımların verdiği hisle Ankh-Morpork’ta nerede olduğunu anlayabiliyordu.

Terry Pratchett "Men at Arms" ve Sosyoekonomik Adaletsizlik

Ama asıl mesele iyi botların yıllarca dayanmasıydı. Elli dolara gücü yeten bir adamın, on yıl sonra ayaklarını kuru tutacak bir çift botu varken, yalnızca ucuz botlara gücü yeten zavallı adam aynı anda botlara yüz dolar harcardı ve hala ıslak ayaklara sahip olacaktı.”

Sonuçta, 2 yıl süren 10 dolarlık botlar ve 10 yıl süren 50 dolarlık botlar, ekonomik olarak aynı anlama geliyor gibi görünebilir. Sonuçta biri botlara yılda 5 dolar harcıyor. Bu nedenle, Pratchett’in, yeni Vimes’ın botlarının yalnızca “bir nevi iyi” olduğunu belirtmesi çok önemlidir. İki benzer şeyi karşılaştırmıyor.

50 dolarlık botlar, ömürleri boyunca 10 dolarlık botların herhangi bir noktasında olduğundan daha iyidir. İşte mevcut ülke şartları ve Covid19’un daralttığı iş hacminde bu sosyo ekonomik adaletsizlik teoremini göz önünde bulundurmak gerektiğine inanıyorum.

Sosyoekonomik adaletsizlik ‘ten yola çıkarak belirtmek isterim ki ucuza iş yapacağım ya da yaptıracağım diye hareket etmek yerine en kaliteliyi nasıl biraz daha ucuza getirim diye odaklanmak bence daha mantıklı. Yapabiliyorsanız $50’lık botu $40’a alabilmek marifettir, sonuçta elinizde $50’lık bot olur ama $10’lık botu $7’a almak size sadece sorun çıkarır.

LinkedIn’de paylaştığım posta yorum yapmak isterseniz:

https://www.linkedin.com/posts/bariskanlica_barisingunlugu-socioeconomic-unfairness-activity-6706866148404690944-06b9

Diğer benzer içeriklere ulaşmak isterseniz:

https://blog.bariskanlica.com/category/strategy/barisin-gunlugu/

Konfor Bölgesi’nden Çıkmak…

Hatırlarsanız aşağıda linkini paylaştığım ve Cemay Süreya, George Orwell ile Yuval Noah Hararı’den bahsetiğim yazımda iç huzuru bozmaktan bahsetmiştim. “Konfor Bölgesi” grafiği bana iç huzuru hatırlatıyor.

https://bariskanlica.com/old/strategy/barisin-gunlugu/cemal-sureya-biyografim-bu-kadar/
https://bariskanlica.com/old/strategy/barisin-gunlugu/cemal-sureya-biyografim-bu-kadar/

İşte bu gördüğünüz grafik tam da bununla ilgili. Birçoğunuz belki sosyal medyada defalarca gördü bu grafiği ama acaba kaçımız bu grafikte olduğu gibi “Konfor Bölgesi”nden çıkabiliyoruz kaçımız iç huzurumuzu bozabiliyoruz?

Konfor Bölgesi

Konfor ve korku bölgesini aştığımızda çocuklar gibi olmamız gerekiyor. İçimizden kaçımız çocukluk günlerindeki öğrenme arzusuyla her gün yeni birşeyler denemeye ve öğrenmeye çalışıyoruz?

Öğrenmek için ellerimizi kirletmemiz gerekir, iç huzurumuzu bozmamız ve konfor bölgesinden çıkmamız gerekir.

Katılanlar ve katılmayanlar lütfen yorumlarıyla katkı sağlasınlar.

#barisingunlugu

#ichuzur

#konforbolgesi

#korkubolgesi

#ogrenmedongusu

Benim de biyografim bu kadar…

TRT yayınında kendini anlatırken “1931 yılında doğdum. 1937 yılında annem öldü. 1944 yılında Dostoyevski’yi okudum. O gün bugündür huzurum yoktur. Biyografim bu kadar.” diye ne guzel ifade etmis Cemal Süreya, tam da kendimi ifade etmek istedigim cumleler olmus bunlar aslinda.

Cemal Süreya "Biyografim bu kadar"
Cemal Süreya

Dosteyevski konusuna katiliyorum ama benim ic huzurumu bozan 2 yazar var biri George Orwell digeri Yuval Noah Harari. Benim de biyografim bu kadar…

Ikisi de icinde yasadigimiz dunyayi o kadar guzel ozetliyor ki. Orwell Hayvan Ciftligi ve 1984 ile kendi yarattigi distopya (dystopia)’lar icerisinde gunumuze 1900’lerin baslarindan isik tutarken Harari ise bugunumuzu ve gelecegimizi cok guzel anlatiyor.

Hele bizim gibi bilisim dunyasinda olanlarin kesinlikle okumasi gereken yazarlar. Bence ic huzurunuzu kacirmaniz gerekir ki o huzursuzluk size farkli bakis acilari kazandirsin baska dunyalara gotursun.

Benim hakkımda daha fazla detayı da burada bulabilirsiniz:

https://bariskanlica.com/old/baris-kanlica-kimdir/
https://bariskanlica.com/old/baris-kanlica-kimdir/

#barisingunlugu

#cemalsureyya

#yazarlar

#Dostoyevski

#GeorgeOrwell

#yuvalnoahharari

Geleceğe Notlar – Kemal Başaranoğlu

Siz de;
• Olduğum yerde sıkışmış hissediyorum,
• Kendimi daha iyi göstermek ve kariyerimde ilerlemek istiyorum,
• Becerilerimi (iletişim, liderlik, karar verme, sorumluluk alma, vb.) geliştirmek niyetindeyim.
• Gelişim, değişim ve yeni bir yol arıyorum diyenlerden misiniz?

ya da
• Kurumsal vizyon oluşturmak
• Performansı yüksek ekipler kurmak,
• İç iletişimi güçlendirmek,
• Organizasyonun geleceğini sağlamak mı istiyorsunuz?

O zaman bu yayını kaçırmayın; 01 Ekim Perşembe günü Türkiye saatiyle 21:00’de konuğum Kemal Basaranoglu, MSc, PCC.

Kendisi bizlere çeşitli profesyonellerden oluşan bir gruba (liderler, yöneticiler, kariyer arayanlar ve girişimciler) profesyonel yolculuklarında bir “yol arkadaşı” olarak nasıl eşlik ettiğini anlatacak…

Aşağıdaki kanallardan istediklerinize abone olunuz ki yayınları kaçırmayın;
Facebook: http://mwns.co/sf1
Twitter: http://mwns.co/st1
YouTube: http://mwns.co/sy1
LinkedIn: http://mwns.co/sl1

Geleceğe Notlar - Kemal Başaranoğlu

Kaçıranlar İçin: